1 Temmuz 2009 Çarşamba

Enerji Alanları ve İnsana Dair Haylice Kapsamlı Bir Yazı F

Enerji Alanları ve Biz 12
Velilerin yaptıkları önemli bir olay da görevleri dışında kişisel nüfuzlarını, güçlerini kullanmalarıdır ki, buna feyiz verme de denir. Bu tasarruf değildir. Çünkü Tasarruf dediğimiz, sadece bir velinin görevinin gereği olarak emrindeki melek ve cinleri kullanmak suretiyle herhangi bir olayı oluşturmasıdır. Nüfuzda ise, böyle bir şey yoktur. Tüm velilerde ortak olan bu nüfuz özelliği, kişisel güç olayıdır ki kendine vakıf olmayan veliler bunu yaptığının da farkında değildir. Dolayısıyla, şeriat velilerinde nüfuz dışında tasarruf kesinlikle söz konusu olamaz. Nüfuzda, direkt karşısındaki insana belli konuları izah ettiği sırada konuştuğu birkaç cümleyle birlikte beyninden yayınlanan güçlü dalgalarla tıpkı antene gelen TV dalgalarının antende o elektromanyetik dalgaların frekansına eşdeğerde elektrik akımı oluşturması gibi, o kişinin beyninde atıl kalan kısımlarında biyoelektrik akışı sağlayarak yeni yeni bölümleri devreye sokmakta, dolayısıyla kapasite açılımı meydana getirmekte böylece de o kişi de belli idrakleri oluşturmaktadır. Benzer deyişle, o kişiyi kendi frekansına programlamaktadır. Ancak, kişi aldığı feyiz sonucu kendisinde oluşan kapasiteyi belli çalışmalarla artırmak zorundadır. Yoksa belli bir süre sonra faaliyete geçen bu bölümlerde gerileme ve tekrar kapanma meydana gelir. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, velilerdeki bu tasarruf olayı, dünya ve güneş sistemi içinde sınırlıdır. Diğer sayısız sistemler ise, o sistemin kendine has ve insanlardan çok daha güçlü varlıkları tarafından yönetilmektedir.Ayrıca bu üstün yetenekli kişiler, çeşitli ilimleri, sahip oldukları güçlü beyin dalgalarıyla dünya üzerine yayarak bu frekanslara programlı beyinlerin, dalgaları alıp değerlendirmelerini temin ederler. Belirli konuların birbirlerinden tamamen bağımsız ve habersiz kişilerce aynı anda ortaya konması ve hatta moda dediğimiz şeyin bile yeryüzüne yayılması hep bu sistemle oluşmaktadır. Bilim ve teknoloji tarihi incelendiğinde bu durumun su yüzeyine çıkmış örnekleriyle karşılaşmaktayız. Aslında bu olay günlük yaşamda bizler arasında da her an cereyan etmektedir. Çünkü her insanın fikir ve idraki beyin dalgalarıyla her an tüm dünya üzerine yayınlanarak kolektif bir frekansal alanın oluşmasına neden olmakta ve sonucunda da bu dalgalar, ilgili frekanslara açık olan beyinler tarafından alınarak kendilerinde yeni fikirlerin, sentezlerin dolayısıyla idraklerin açığa çıkmasını sağlamaktadırlar. Ancak, biz bu işlevi farkında olmaksızın kurulu olan sistemin gereği olarak otomatikman yaşar ve “aklıma bir anda güzel bir fikir geldi” ya da “ben şunu düşündüm ve buldum” deriz.Ayrıca bu görevli kişiler, genele dönük olarak genel yayın dalgalarının yanında bir olaya, gayeye, kişiye odaklı yönlendirilmiş dalgalar vasıtasıyla da mesela bir insana belli manaların iletilmesi, onda belli şeylerin açılmasını...vs da temin ederler.Yine, Mehdi (a.s), Hz İsa (as), ve Deccal de açıkça ortaya çıktıkları zaman bu herkesin düşüneceği gibi bir işin başlangıcı değil, önceden başlatmış oldukları belli bir sürecin sonucu olarak karşımıza gelecektir. Çünkü bu süreç boyunca bu üçlü, kendi boyutlarının özelliklerini beyin dalgalarıyla yeryüzüne yayarak insanların bu dalgaları alabildikleri oranda, ölçüde düşünce ve eylemler ortaya koymalarına belli noktalarda odaklanmalarına neden olurlar. Bu belli odaklara yönelme durumu daha alt boyutlarda düşük sayıdaki insan grupları için de geçerlidir. (Bkz. Kendini Tanı / İnsan Ve sırları I / Ruh, İnsan, Cin – Ahmed Hulusi).
Devam Edecek...
Enerji Alanları ve Biz 13
Velilerin sahip olduğu bir özellik de (sistemin gereği olarak) var olan çeşitli dalgaları zayıflatarak ya da daha güçlendirerek ilgili yerlere yönlendirmek veya genel olarak tüm dünya üzerine yayınlamalarıdır. Ayrıca, bir üst düzeydeki veli, alt düzeydeki velilerin beyinlerini de kullanabilmekte, o beyinlere tasarruf ederek onlar aracılığıyla gerekli işlevleri yerine getirebilmektedir. Mesela, Hacda yüksek kemalata sahip veliler, fiziki olarak oraya gitmeseler de manen orada hazır bulunmaktadırlar. Ya da bunun yerine kendi adına ilgili kapasitedeki birini göndererek o beyin üzerinden gerekli yayınları gerçekleştirebilmektedirler. Aslında hac sadece oradakilerle sınırlı da kalmayıp bir anlamda tüm velileri ve insanları içine alan bir olaydır. Çünkü hac sırasında ortaya çıkan enerji, o bölgede çok yoğun olarak bulunsa da bu enerji (mikro)dalgaları bir yönüyle de tıpkı radyo dalgalarında olduğu gibi yer ile iyonosfer tabakası (1) arasında gidip gelerek (zig-zaglar çizerek) ışık hızıyla (2) tüm dünya üzerine yayılır ve etkisini tüm dünya üzerinde gösterir.
Velilerin belli bir resul veya nebinin meşrebinde olması ya da tasavvufta görünen ekollerdeki farklılıklar da yine bu frekansal farklılıklardan ileri gelmektedir. Oysa bu işleri bilmeyen insanlar, olayların veya kişilerin söz, hal ve davranışlarının dış yüzüne baktıkları için, sanki aralarında bir çelişki, çatışma, sürtüşme varmış gibi görüp bir handikaba, yanılgıya düşmektedirler. Tarikatlardaki şeyh-mürid ilişkisinde de kendini Öz boyutlarında tanımak isteyen müridin, O’ nu karşısında şeyh adı altında bulmasıyla bu Kozmik Bilinç yansıtıcısı tarafından beyni zaman içinde çeşitli frekanslarla işlenerek, torna tesviye edilerek, ilim ve enerji yüklenerek kendi aslını hakikatini tanıması, evrensel bir kimliğe bürünmesi sağlanır. Elbette gerçek tarikatlarda olanlardan bahsediyorum, yoksa zamanımızda mantar gibi ülkenin her yerinde bitmiş,bir kısmı şarlatan, birçoğu ise, Cinlerin oyuncağı olmuş tarikat adı altındaki insan topluluklarını kastetmiyorum.
Yine tarikatlarda rabıta denilen olayla, zikirler sonucu beyinde oluşan hassasiyetler dolayısıyla şeyh denilen kişiyle aynı frekansta rezonansa girilerek ondan ilim ve enerjinin akışı sağlanabilmektedir. Ancak bunun bir tehlikesi vardır, o da yönlendiği kişiyle bağlantı kuramadığı taktirde beynin zikir ile kazanmış olduğu hassasiyet sonucu cinlerin frekansına da açık hale geldiğinden, bu ışınsal varlıkların devreye girmesi ve kişiye bazı mesajların yollanması (verilmesi) söz konusudur. Eğer bu yeterli derecede ilim sahibi değilse, bu mesajların ayrımını yapamayacağından (ki bunlar ayet ve hadislere ters bilgilerdir) rahatlıkla onların oyununa gelirler. Günümüzdeki özü boşaltılmış çoğu tarikatlarda olanlar hep bu kabilden şeylerdir. Bu yüzden belli çalışmalara başlamadan evvel, mutlak olarak bu tür zararlı dalga boylarının, korunma dualarıyla bloke edilmesi gerekmektedir.
Aynı şekilde bilinçsizce, kontrolsüz, sistemsiz yapılan, başta zikir olmak üzere belli çalışmalar da insan beyinlerinde normaline kıyasla daha fazla açılım ve güçlü E-M dalga yayınımı oluşturduğundan, ister istemez beyinlerini otomatik olarak cinni frekansların alımına kolaylaştırmış olmaktadırlar. Bunun sonucunda da onların çeşitli tesirlerine, türlü türlü senaryolarıyla oyunlarına maruz kalırlar. Böylece bu ışınsal varlıklar o kişiye rüyada, sekarat halinde ya da uyanık olarak, bizatihi maddesel bir biçimde eski evliya suretlerinde görünerek o kişinin zamanın en büyük âlimi, mücedditi, Gavsı ve hatta ahir zamanda ortaya çıkacak olan Mehdisi olduğuna inandırarak yine çeşitli vizyon desteğiyle de Ricali Gaybın (Veliler ordusunun) başı olarak dünyaya, olaylara, insanlara yön verdiği yanılgısına düşmesine neden olurlar. Yine bu sırada Cinler boş durmaz ve o kişinin beynini de kullanarak beyinleri bu yönde olan insanlara etki edip yine benzeri kandırma metotlarıyla o kişinin çok büyük bir zat, şeyh, kurtarıcı...vs olduğunu ilka ederek onun etrafında toplanmalarını temin ederler. Bunlardan bir kısmı da böyle şeyler görmez ancak beyinlerinin bu frekanslara açık olması dolayısıyla çeşitli olaylar ve süreçler sonucunda yine o kişiye ulaşırlar. Böylece bu insanlar büyük bir zat olarak düşündükleri o kişinin beyin dalgalarına ayarlanarak gün be gün o frekans doğrultusunda beyinleri kökleşerek işlenmeye başlar. Bu yüzden eğer korunanlardan değilseler yani güçlü beyinler tarafından müdahale edilip o ortamdan çekilip kurtarılmadıkça da kolay kolay olayın farkına varamaz ve seçilmiş olmanın verdiği hava ile orada bizatihi deneyimlediği birtakım şeylere kendilerini kaptırarak sistemin gerçeklerinden kopuk, hayallerle ömürlerini tüketirler.
Ruhçuluk adı altında Nar yapılı varlıkların çeşitli isimlerle, bilhassa da günümüzde uzaylı suretiyle insanlara çeşitli algı oyunlarıyla yaşattıkları ya da direkt verdikleri mesajlarla mistik alandaki “Ricali Gayb” kavramını tıpkı diğer kavramlarla yaptıkları gibi çarpıtarak bırakın gezegenimizi, güneş sistemini tüm yıldız sistemlerini ve evrenleri yönettikleri yalanını o insanlara sunmaktadırlar. Her ne kadar “biz insanlara, toplumlara karışmayız” deseler de, dünya üzerindeki yaşamın onlar tarafından kurulduğu ve insan evrimini mükemmelliğe, tanrısal bir yaşantıya ulaştırmak, üstün bir düzeye getirebilmek için Tanrının yardım edici güçleri olarak çalıştıkları, bu yüzden insan ve toplumları devamlı müdahalelerle (ki bunlar insanlar arasından özel seçilmişler aracılığıyla da olabilmekte) yönetmekte olduklarını da açıkça ifade etmektedirler. Bu üst düzey yönetim biçimi ise, Sadıklar Planı Altın Çağ Misyonu kitabının arka kapağında şöyle dile getirilmektedir:“Dünya planeti, insanlığın Altın Çağda izin ve bilgi verdiği ölçüde daha iyi ve açıkça anlayacağı bir Kozmik yönetici Konsey tarafından yönetilmektedir. Gerçekte, tüm Güneş Sistemi planetleri, böylesine değişik Konseyler tarafından yönetilmektedir. Ve Güneş Sistemi Yönetici Konseyleri, birçok ve birçok Güneş Sistemlerinin tümünü birden yöneten bir Sistemler Yöneticisi Konseye, hiyerarşik yapıya bağlıdırlar.”(Bkz. Ruh İnsan Cin / İnsan Ve Sırları I- Ahmed Hulusi - Plazma 1 / Ahmed F. Yüksel- Serter Saltık / www.sufizmveinsan.com /fizik)
Devam edecek...

(1) Mikrodalgaların bir kısmı uzay boşluğuna yayılsa da bir kısmı atmosferin üst tabakalarındaki serbest halde bulunan elektron, iyonlaşmış atom ve moleküllerden oluşmuş iyonize gaz katmanlarında kırınıma ve yansımaya uğrayarak tekrar yeryüzüne geri dönerler.
(2) Bu dalgaların ışık hızıyla hareket etmesi demek, bir saniyede dünyanın çevresini 8 kez dolaşması demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder